Angara.. Gri memur şehri..Şehir gri de içindekiler gökkuşağı mı? Herkesin devlete kapağı atmak olarak gördüğü memur kardeşimizin bir günü nasıldır ortalama verilerle?
İş tanımım gereği vatandaşla muhatap olan veya yolsuzluğa adı karışabilecek bir memurluk değil benimkisi çok şükür..Zaten günahlarla bu kadar bezenmişken bir de kul hakkına girmeyelim durduk yere dimi ama? Neden memur oldum? Düzenli bi hayat özlemiydi, giriş-çıkışım belli olsun filan..İlk başladığım yıl pek öyle olmasa da şuan biraz daha rayına oturdu düzen..Memurun mesai yapacağına ben de ihtimal vermiyordum ama öyle olabiliyormuş.. Neyse asıl konu bu değil..
Memur eleman ya 8-5 çalışır ya 9-6..Sabah kalkar servisiyle işine gelir..Memurun mesaisi serviste başlar aslında.. Her kademeden memurun yer aldığı o servis; ülkeyi kurtaranlardan batıranlara, evlenenlerden çocuğu olanlara, kurum içi dedikodulardan ülke magazinine her türlü konuya parmak basan amca ve teyzelerle doludur. Uyuklayanı mı dersin hararetli tartışmalarla güne hızlı başlayanı mı dersin..Kitap okumak, hem o gürültüden hem de servisin sallantısının oluşturduğu mide bulantısından baya zorlaşır. Memurlar dedikoduyu sever maalesef.. Kim kimle, ne yapmış, ne almış ne yemiş vs vs.. Boşluktan birbirini inceler, soruşturur ve "Başkalarının Hayatı"nı sanki haddineymişcesine analiz eder ve işin kötüsü yorumlamaya kalkar..Babet giymesinden bir kadının hamile olduğunu anlayan nice Sherlock Holmes'ları barındırır daireler..Hiç beklemediğin yüksek kademe insanlar bile seni evlendirmeyi kendine dert edinebilir..İşe girdiysen next mission evlenmektir, ve bu konuda ciddi bir kamu baskısı yaratılır.. Yok mu biri, neden yok? en alakasız adamın bile sorabileceği türden sorulardır..Evlenirsin bu sefer next mission çocuktur, herkes ee çocuk ne zaman diye gözünün içine bakar..Yani bitmez o mission'lar, bitmez yurdum memurunun senin hayatına dahil olma çabası..Bunlar servisle sınırlı değildir tabi ama memurun işe başlarkenki hali genel durumun da aynası hükmündedir.
Hangi gün başladığın da önemli tabi..Pazartesi herkes için olduğu gibi memura da sendromdur elbet..Cuma en mübarek gündür tabiki her anlamda (: Çarşamba'da ise öff bu hafta hiç geçmiyor mızıklanmaları yaşanır..Neyse inersin servisten turnikelere kartını okutup girersin kurumuna..Günaydınlar uçuşur asansörde koridorda..Odana gelip kendi odanda kettle varsa suyunu ısıtır yoksa çay ocağından çayını ister..Kahvaltı yapmadıysa aldığı poğaçasından bir ısırıkla çayını yudumlayarak internette dolaşmaya ve gündemi gıdıklamaya başlar..Ha bu arada çay önemli..Çay ve memur birbirinin mütemmim cüzüdür..Odasına gelen misafiri daha oturmadan çayını söyler öyle hoşbeşe başlar..Çay o kadar kritik öneme sahip ki, hiç içmeyen ben bile memur olduktan sonra tiryaki kıvamına geldim valla..Ve çay eşliğinde sabah dedikodu seansları açılır..Gündemin her ıncığına cıncığına, makro yönetimden mikro yönetime, iş arkadaşından aileye, her türlü sorun masaya yatırılır ve bu seans sonrasında kendince ülke kurtardığını düşünen memur terapiden çıkmışçasına işine başlamaya hazır hale gelir..Ömrü hayatımda görmediğim gıybeti kamuda gördüm diyebilirim..Yolsuzluğa karışmasa bile bu gıybetler bir memuru cehenneme sürüklemeye yeter galiba..Başta rahatsız olsa bile zavallı memurumuz sonra kanıksar durumu hatta kendi de ortama uyum sağlar..
Dairesine, amirine ve gündeme göre değişkenlik gösterse de memur her zaman boş boş oturmaz..Salla başı al maaşı değildir durum sanıldığının aksine..Tabiki özel sektördeki gibi telefonu açamayacak kadar bir yoğunluk olduğunu kimse iddia edemez..Ancak dönem dönem ciddi yoğunluklar mesailer yaşanır..Genel anlamda ise ortam esnektir, giriş-çıkış (amire göre değişir yine), yemek saatleri, özel işler için izin alma vs daha rahattır..Her yerde olduğu gibi kamuda da çok çalışan cezalandırılır.. Salağa yatan, küskün uzman olan tiplerin gönlü okşanırken; verilen işi hakkıyla yapan aldığı parayı hak etmeye uğraşan zavallılar izin istediğinde verilmez, yurt içi-yurt dışı görevlendirmelere gönderilmez vb doğal haklarından uzak tutulur. Zira onlar olmazsa daireyi kim götürecektir, işleri kime teslim edeceksindir? O nedenle daha çok çalıştırılır ve sosyal hayatlarından koparılmaya çalışılır. Muadil arkadaşlarına bakınca kendini enayi gibi hisseder atom karıncamız.. Uyanık bazı ağustos böcekleri ise işin yolunu çözmüştür, iş verilince savsaklar, erteler, işi verip verdiğine pişman eder seni ki bi daha ona iş vermeyesin.. Kendi köşesine çekilir ve olabildiğince soyutlar kendini her şeyden..Sanmayın ki bunu göze sokarak yapar.. Bunun bahanesi kimi zaman master, doktora yapmaktır kimi zaman kendince hak ettiği kadronun verilmemesine olan tepkidir kimi zaman hastalık veya hamileliktir..Sanki devlet ona maaş vermiyormuş da o lütfediyormuş gibidir küskün memurun işini sahiplenme derecesi..
Öğlene doğru acıkan memurlar yemekhanenin açılmasına dk'lar kala sıraya doluşur ve günün yemeği üzerine kritiklerine başlarlar..Kamuda yemek işi şanstır biraz..Ve sanırım ben ve kurumum bu şanslı güruhtanız..Dışarda nerdeyse 30-40 lira değerinde kaliteli ve lezzetli dört çeşit tabildot yemeği 4.25 lira gibi cüzi bir fiyata yiyebilirsiniz..Çorbası, seçimlik ana yemeği, salatası, tatlısı vs ile günün en keyifli anları yemekhanede yaşanır sanırım (: Sonra hava güzelse yediklerini bi nebze olsun eritmek için yürüyüşe çıkılır veya arkadaşlarla toplaşıp öğlenki çay ve dedikodu seansı gerçekleştirilir..Genelde bu muhabbetin koyuluğu nedeniyle mesai başlangıcı geciktirilir öğleden sonrası için..İşin enteresan kısmı bu diyaloglarda herkes kendi işinin yoğunluğundan dem vurur.. Herkes yoğundur ve çok çalışır vs..Sorsan herkes dünyanın en önemli işini biz yapıyoruz havasındadır..Yapılan işlere atfedilen önemi görünce kendinizi sorgularsınız..Yahu ben dünyayı kurtarmıyorum, acaba bende mi bir sorun var dairemde mi?
Gün içinde de sabaha benzer bir iş temposuyla çalışan memur saat 4e doğru acıkma hissiyle atıştırma ihtiyacı duyarak ikindi çay seansına davet edilir..Yine aynı muhabbetler aynı cümleler sıkılmadan tekrar tekrar dillendirilir ve memleket kurtarılır..Saat 5 olduysa zaten memurun artık çalışası da kalmaz.. Erken çıkanlar mı dersin son saatini başka bir çay seansıyla geçirenler mi dersin.. Artık gözler saatin tiktaklarını takip etmekte ve bitse de gitsek modunda yarım kalan işler ertesi güne havale bir şekilde zaman doldurulur, saatler 6 olduğu an daireler boşalmaya başlar..Servislere doluşup günün kritiğini yaparak akşam trafiğinde çılgın servis şoförlerine emanet bir halde evlerinin yolunu tutarlar.. Bütün gün otursa bile memur akşam eve vardığında taş taşımış kadar yorgun olabilmektedir. Oturmak bile yorar anlayacağın memur kardeşimizi..
Daha anlatılacak çok şey var da şimdilik burda noktalayalım (: